Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Vatan Partisi

Hiç şüphe yok ki 24 Haziran seçimlerinin en dikkat çekici sonuçlarından biri Vatan Partisi oylarında; Doğu, Güneydoğu, İç Anadolu ve Karadeniz illerinde meydana gelen artıştır.
İç Anadolu ve Karadeniz illerinde, Vatan Partisinin oy artışı yüzde 50 ile yüzde 100 arasında gerçekleşti.
Doğu ve Güneydoğu illerinde artış çok daha yüksek oranlarda oldu: Mardin’de 14 misli, Hakkari’de 11 misli, Şırnak’ta dokuz misli; Batman, Muş ve Bitlis’te yedi misli, Diyarbakır’da altı misli; Ağrı, Iğdır, Van’da beş misli; Siirt ve Şanlıurfa’da dört misli; Bingöl, Bayburt, Gümüşhane ve Erzurum’da üç misli; Gaziantep, Kahramanmaraş, Adıyaman, Elazığ ve Kars’ta 2 misli oranında oy artışları oldu.
Türkiye çapında toplam olarak 58 ilde gerçekleşen bu oy artışlarının şüphesiz ki nedenleri vardır.
Bu yazımızda sadece Doğu ve Güneydoğu illerinde gerçekleşen artışın nedenleri üzerinde duracağız.

Bölücü teröre tavır
Birinci neden Vatan Partisi’nin terörle mücadele konusundaki net tavrıdır.
AKP’nin “Kürt açılımı” politikası izlediği yıllarda, bu politikanın yanlış olduğunu ve terk edilmesi gerektiğini söyleyen tek Parti Vatan Partisi’ydi.
AKP ve PKK’nın “akil adamları” il il Türkiye turuna çıktıklarında, gittikleri her şehirde onları protestolarla karşılayanlar sadece Vatan Partililerdi.
Vatan Partisi o yıllarda elinde silah olan ve sırtını emperyalist bir ülkeye dayamış terör örgütüyle masada konuşulacak bir konu olmadığını, elinde silah olana silahla karşılık verilmesi gerektiğini savundu.
Zaman Vatan Partisi’ni haklı çıkardı. Türkiye en sonunda terörle mücadele konusunda Vatan Partisi’nin durduğu noktaya geldi.
Partilerin teröre karşı mücadele politikaları, 24 Haziran seçimlerine doğru giderken PKK’nın “yasal” kuruluşu olan HDP konusundaki tavırda kendini ortaya koydu.
AKP bir yandan ‘teröre karşı mücadele ediyorum’ iddiasıyla ortaya çıktı ama öte yandan, devlet hazinesinden PKK’ya 91 milyon aktarılmasına sesini çıkarmadı.
Başta CHP olmak üzere Atlantik muhalefeti ise, PKK’nın yasal Partisi ile dayanışma içine girerek AKP’ye karşı mücadele etme tercihini yaptı.
Sadece Vatan Partisi, “Dünyanın hiçbir ülkesinde herhangi bir siyasi oluşumun bir elinde silah, bir elinde sandık olmasına ‘demokrasi’ adına izin verilmez. Bu garabet sadece Türkiye’de vardır” dedi ve tavır aldı.
Vatan Partisi, “Doğru tavır HDP’nin derhal kapatılmasıdır” dedi. Bu tavır yıllardır bölgede PKK terörünün hedefi olan, acı çeken ve bedel ödeyen halkın en ileri unsurlarının desteğini aldı.

Sandık güvenliği, seçmenin özgür tercihi
İkinci neden; 2015 seçimlerinde Doğu ve Güneydoğu illerinin çoğunluğunda HDP dışındaki partiler açısından propaganda özgürlüğünün olmadığı ve sandıkların yüzde 80 -90’nında can güvenliğinin bulunmadığı gerçeğidir.
Bütün bu yerlerde seçmen PKK silahının gölgesinde oyunu kullanmak durumundaydı. Dolaysıyla halkın özgür iradesinden söz etmek söz konusu değildi. Şırnak ve Hakkari gibi illerde yüzde 90’ların üstüne çıkan HDP oyunun arkasında böyle bir gerçek vardı.
Aradan geçen yıllarda Devlet PKK’ya karşı harekete geçti. PKK’ya ölümcül darbeler vuruldu. Terör örgütü sadece şehirlerde değil, kırsalda da alan hakimiyetini kaybetti. Kısacası 2015 seçimlerinde olmayan propaganda özgürlüğü ve sandık güvenliği sağlandı.
Dolaysıyla gerçekte Vatan Partisi’ni destekleyen ama bunu sandıkta gösteremeyen seçmen, PKK’nın silahlı tehdidi ortadan kalktıktan sonra sandığa gitmiş ve özgürce oyunu kullanmıştır.

Psikolojik savaşın ve yalan bombardımanının etkisiz kalması
Üçüncü neden; sadece Doğu ve Güneydoğu illeri için değil oy artışının gerçekleştiği bütün iller için geçerlidir.
Vatan Partisi 24 Haziran seçimleri öncesinde tarihinin en ağır psikolojik savaş saldırısı ve yalan bombardımanıyla karşılaştı.
Benzer bir psikolojik savaş saldırısı Ergenekon tertibi yıllarında da olmuştu. O zaman bu saldırıyı yapanlar ABD, FETÖ, AKP ve PKK idi.
Vatan Partisi kitlesi ve Vatan Partililerin içinde olduğu “mahalle”, bu cepheden gelen saldırılara alışıktı. Deyim yerindeyse şerbetliydi.
Dolaysıyla bu saldırı etkili olmadı. Tam tersine Vatan Partilileri içinde oldukları “mahalle” ile daha sıkı bir şekilde birleştirdi. Bir müddet sonra milletin geri kalanı da saldırı konusunda uyandırıldı ve saldırı püskürtüldü.
Bu sefer ki saldırının sahibi gene ABD idi. Ama kullandığı araçlar değişmişti. Vatan Partisine yönelik psikolojik savaş saldırısı bu sefer esas olarak CHP eliyle yürütüldü. Cumhuriyet ve Sözcü gazeteleri ile Halk TV gibi yayın kuruluşları da kullanıldı.
Saldırı Vatan Partililerin çok büyük çoğunluğunu oturduğu “mahallenin içinden” geliyordu. Ergenekon tertibi döneminden farklı olarak saldırı bu kez etkili oldu.
Vatan Partililerle birlikte defalarca Silivri önüne gelen, 100 bin imza toplama çalışmasında Vatan Partililere destek olan insanlar, bu saldırı ve yalan kampanyasından etkilendiler, tereddüde düştüler ve Tayyip Erdoğan’a karşı sistem tarafından önlerine konan Atlantik seçeneği dışında bir şanslarının olmadığını düşündüler.
Çünkü “Ne olursa olsun yeter ki Tayyip gitsin” hastalığından onlar da müstariptiler.
Önlerine konulan tuzağa dikkat çeken Vatan Partisi’ni ise dinlemediler, hatta Vatan Partisi’ne karşı sürdürülen saldırı kampanyasına katıldılar.
Bunun sonucu CHP propagandasının etkili olduğu yerlerde Vatan Partisi oylarının düşmesi (20 il), CHP propagandasının etkili olmadığı yerlerde ise (58 il) Vatan Partisi oylarının yükselmesi oldu.
Doğu ve Güneydoğu’nun yukarda adını andığımız 21 ilinde, CHP’nin kitleler içinde hiçbir etkinliği kalmamıştı. Dolaysıyla bu illerde kitleler, diğer 37 ilde olduğu gibi Vatan Partisi’nin mücadelesini, elde ettiği başarıları, psikolojik savaş yalanlarının etkisinden uzak kalarak değerlendirdiler ve oylarını ona göre kullandılar.
Son söz: Şimdi sıra, CHP-PKK cephesinden yayılan psikolojik savaş yalanlarından etkilenen 20 ildeki yurttaşların, 24 Haziran’da yaşanan hezimetten sonra yapılan uyarıların ne kadar haklı ve yerinde olduğunu görmeleri ve AKP karşısındaki gerçek ve tek muhalefet olan Vatan Partisi’ne yönelmelerindedir.

29 Haziran 2018