Mehmet Bedri Gültekin’i tanımak (3): İşkence ve bıyık (Hasan Basri Özbey)

Mehmet Bedri, henüz 17 yaşındayken sosyalist fikirlerle tanışır. Kısa sürede benimser. Okur, tartışır ve kendini geliştirir.

Yolu TİİKP ile kesişir. Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi, onu üyeliğe kabul eder. Bu buluşma Mehmet Bedri’nin kalan 53 yıllık yaşamının belirleyicisi olacaktır.

ODTÜ’ye girer. Gençlik hareketinde yiğit bir devrimci militandır artık. Sadece gençlik içinde değil, partinin verdiği diğer görevlere de koşar.

Mutlu ve gururludur. Halkının hizmetindedir. Devrime odaklanmıştır. Devrim, Partisinin önderliğinde mutlaka zafere ulaşacak, emekçiler iktidar olacak, mazlum halkı mutlu, müreffeh yasayacaktır.

Artık birey Bedri yoktur; Devrimin neferi Bedri vardır. Hayatının sonuna kadar da hep böyle olmuştur: Devrimin hamalı!

Gençlik mücadelesi yükselirken, işçi sınıfı ve köylülerin mücadelesi de yükselir. Grevler, toprak işgalleri dört bir yanı sarar. Türkiye devrime gitmektedir.

Devreye emperyalistlerin planları girer. Gençliği halktan koparmak ve halk hareketini bölmekle başlayan müdahale yetersiz kalınca son çare darbeye başvururlar.

12 Mart Faşist Darbesi, gençliğin, işçi sınıfının ve aydınların üzerine bir balyoz gibi iner. Geniş tutuklamalar, işkenceler, yargısız infazlar, idamlar, yok edilen özgürlükler ülkenin üstüne karabasan gibi çöker.

Balyozdan TİİKP de payını alır. Üyeleri tutuklanır. Ziverbey’den, Ankara’ya işkencehanelerden geçirilir ve Mamak zindanına konulurlar.

Mehmet Bedri de tutuklananlar arasındadır. Uzun işkence safhasından sonra Mamak’a getirilir. Tanımayan devrimci tutsaklar; “Kim bu çocuk” diyerek, merakla bakarlar. 18 yaşı ve köylü delikanlısı efendiliği ona çocuk görüntüsü verir.

Yıllar sonra bir sohbetimizde söz, her nasılsa bıyık bırakmaya geldi. Tanıdığımdan bu yana bıyıksızdı.
Özellikle 1980 öncesinde solculuğun simgelerinden biri “devrimci bıyığı” idi.

Ama Bedri’nin bıyığı yoktu. Sebebini anlattı.

12 Mart işkencehanelerinde falakadan, elektriğe, kaba dayaktan Filistin askısına türlü işkence yöntemleri uygulanıyordu. Kendisi anlatmayı ayıp saysa da, bunları yaşadığı kesin.

Bir başka vahşi uygulama yapılmıştı. İşkenceci, bıyıklarını her kılını birer birer yolmuştu. Gür bıyığın birer birer yolunması… Fiziki acısı bir yana, onura saldırı asıl acı. “Bunu yaşadıktan sonra bir daha bıyık bırakmadım” dedi. Acı vereceğinden değil, işkenceciye farklı bir yöntem vermemek için.

İşkencelerde nice devrimci genç katledildi. Bunlardan birisi de Diyarbakır işkencehanesinde katledilen İbrahim Kaypakkaya’ydı. Yoksul babasının İbo’nun cenazesini seyyar satıcı arabasında taşıması toplumun vicdan belleğine kazındı.

Mehmet Bedri, dimdik durarak çıktı Mamak’tan. Çıktığı gün kavgaya devam etti, ta ki Ankara’da soğuk bir kış gününde son nefesini verdiği 14 Şubat 2023 gününe kadar.

Mehmet Bedri Gültekin’i tanımak lazım.

Kravatına, yazdığı onu aşkın kitabına, televizyon programlarındaki konuşmalarına bakıp da onu herhangi bir aydın sanmayın. Başarıyla yaptığı Parti yöneticiliklerine, makamına bakıp kolay sanmayın O’nun yasamını.

O’nun yaşamı, bir bilimsel sosyalistin, bir proleter devrimcinin, fedakâr, cefakar, amansız, kararlı, zorluklarla dolu, namuslu mücadelesinin romanıdır.

Yazmaya çalıştığım kısa anekdotlar, o romanın zerresidir.

O’nun romanı yazılmalıdır.

Ve o roman, okunmalı ve örnek alınmalıdır.

Hasan Basri Özbey, 16 Şubat 2023