Baltayı ayağa vurmak?

ABD yıllardır bağıra bağıra Türkiye’yi düşman ülke olarak gördüğünü her vesileyle ilan edip duruyor. Dört bir yandan Türkiye’yi kuşatıyor ve bir savaşa hazırlandığının sinyallerini sürekli olarak veriyor. Böyle bir savaşı gerçekten göze alıp almayacağı bir yana, yapılan hazırlıklara bakmak ve emperyalist saldırganlığa karşı gereken tedbirleri almak gerektiği açıktır. Son üç yıl içinde Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve İsrail’le...

Continue reading

“Türkiye’nin sınırları!”

Bir süredir daha çok sosyal medya platformlarında AKP taraftarı bazı isimler tarafından sürdürülen Türkiye’nin sınırları tartışması var. Bunlara göre Lozan antlaşmasıyla “hapsedildiğimiz” sınırlar, Türkiye’nin sınırları değildir. Türkiye son yıllarda yaptığı hamlelerle kendi doğal sınırlarına doğru büyüme yoluna girmiştir.(!) Türkiye’nin, 2016 yılından bu yana gerçekleştirdiği bir dizi operasyonla Resulayn’dan İdlib’e kadar...

Continue reading

28 Şubat’a bu hınç neden?

Milli Güvenlik Kurulu’nun 28 Şubat 1997 yılında almış olduğu kararların üzerinden tam 24 yıl geçti. 24. yıl dönümünde AKP’nin önde yetkililerinin hepsi sıraya girdi, yaptıkları öfke ve kin dolu açıklamalar inanılmazdır ve üzerinde durulmayı fazlasıyla hak ediyor: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan: “Darbe bir insanlık suçudur. 28 Şubat’ı yaşadım, 28 Şubat insanlık suçudur.” dedi. Ertesi gün yapılan kabine toplantısının ardından düzenlediği...

Continue reading

Afganistan’da “Dolunay Zamanı”

“Dolunay Zamanı”, yönetmenliğini Narges Ayber’in yaptığı 2019 yapımı bir İran filmi. Tahran, İran Belucistan’ı, Pakistan ve Afganistan’da geçiyor. Başlangıçta El Kaide üyesi, sonradan Cundullah örgütünün lideri olan İran Belucistan’ından Abdülmalik Rigi, filmin başlıca karakterlerinden. Ama en önemlisi filmde, bugünün Afganistan’ının çarpıcı bir resminin görünmesidir. Kendisinden olmayan herkesi düşman olarak gören, gözünü kırpmadan...

Continue reading

Türkiye’nin çelişmeleri ve Milli Devrimci Seçenek

1970’lerin Türkiye’sinde sol içinde en çok tartışılan konuların başında “çelişmeler” geliyordu. Başlıca çelişmeler, temel çelişme, baş çelişme vb…  Doğaldı, çünkü tarihi boyunca ilk defa kitleselleşen ve ülke çapında önemli bir güç haline gelen sosyalist sol, ülkeyi tanımak istiyordu. Herhangi bir varlığı tanımak, onun iç çelişmelerini ve dışındaki dünya olan ilişkilerini – ki bu da çelişmeli bir ilişkidir – doğru olarak...

Continue reading