Kemalistlerin ve Sosyalistlerin ortak adayı neden zorunlu?

20 yıllık AKP iktidarının, toplumumuzun önemli bir kesiminde “Ne olursa olsun yeter ki Erdoğan gitsin” düşüncesine yol açtığı bir gerçektir. AKP’nin laik demokratik Cumhuriyet’e olan düşmanlıkları, Türkiye’nin bir tarikatlar koalisyonu tarafından yönetiliyor olması, Cumhuriyet tarihinin hiçbir dönemiyle kıyaslanmayacak bir yağma ve soygunun yaşanması, toplumumuzu barış, birlik ve dayanışma içinde bir arada tutan bağların tahrip edilmesi, devlet yönetimindeki atamalarda liyakatin tamamen terk edilerek yandaş olmanın tek kıstas yapılması, dış politikada İhvancı politikanın Türkiye’ye çıkardığı maliyet vb. vb. Bütün bunlar; halkın bir kesimini “Yeter ki AKP gitsin” düşüncesine getirmiş bulunuyor.

​Böyle düşünenler, bugün için Erdoğan karşısında seçim kazanma şansına sahipmiş gibi görünen “Millet ittifakı” adayından başka aday çıkmasının Erdoğan’ın işine yarayacağını ve onun için yanlış olacağını söylüyorlar.

​Benzer düşüncenin, kendisini sosyalist olarak tanımlayan bazı çevrelerde de dillendirildiğini görüyoruz. Onlar da yazı ve konuşmalarında “Erdoğan’ın bir daha Cumhurbaşkanı seçilmesine katkıda bulunmak gibi bir vebal altına girmeyeceğiz” diyerek aslında aynı düşünceyi dile getirmiş oluyorlar.

​Bu düşünceler birkaç önemli nedenden dolayı yanlıştır.

SEÇİM, İKİNCİ TURA KALACAK!

​Birinci olarak, Erdoğan’ın seçimin ilk turunda Cumhurbaşkanı olma ihtimali sıfırdır. Cumhur İttifakı’nın veya Erdoğan’ın oy oranı hemen hemen bütün kamuoyu yoklamalarında yüzde 35–40 dolayında görülüyor. Bu durumda hiçbir seçim hilesi, hiçbir sandık oranı Erdoğan’ın oyunu yüzde 50+1’e çıkaramaz.

​2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalacağı kesindir. Dolaysıyla seçimin ilk turunda seçmenin gönlündeki adaya oy vermesinin koşulları vardır.

​Ayrıca seçime ne kadar çok aday katılırsa, seçime katılma oranı o kadar yüksek olacağı için, hiçbir adayın seçimin ilk turunda yüzde 50 geçmesi bu durumda hiç mümkün olmayacaktır. 2014 seçimlerinde Erdoğan’ın birinci turda seçilebilmesini mümkün kılan, Kılıçdaroğlu’nun, Ekmeleddinİhsanoğlu gibi CHP tabanının kabul etmediği bir adayı dayatması ve bundan dolayı seçime katılımın yüzde 72’de kalmasıydı.

​2023 seçimlerinde böyle bir durum olmayacaktır. Daha bugünden seçime katılması kesin olan dört aday bulunmaktadır. Bu sayı muhtemelen biraz daha fazla olacaktır. Bu da seçime katılımın en az yüzde 85’ler dolayında olacağını gösterir. Yani ilk turda Erdoğan dahil hiçbir aday seçilmek için yeterli orana ulaşamayacak ve seçim ikinci tura kalacaktır.

SİSTEM DIŞI SEÇENEK

​İkinci olarak, unutulmaması gereken bir başka büyükgerçek, İktidarı ve Muhalefetiyle sistem içi seçeneklerin bir çözüm olmaması ve halkta krize çözüm için sistem dışı arayışların tarihimizde olmadık ölçüde güçlenmiş olmasıdır. Günün temel görevi, sistem dışı çözüme yönelen kitlelere güven verecek bir güç merkezinin inşasıdır. 2023 seçimleri bu bakımdan tarihi bir fırsat sunmaktadır.

​Kemalist Devrimcilerin ve Sosyalistlerin görevi bu tarihi fırsatı değerlendirmektir.

​Önemli olan sistem dışı çözümü ifade edecek bir program (Tam bağımsız Türkiye, Laik-demokratik Cumhuriyet, halkçı-devletçi, planlı-karma ekonomi, sığınmacıların ülkelerine gönderilmesi ve Başkanlık Sistemi değil Güçlendirilmiş Meclis Sistemi) temelinde, anlamlı bir kuvveti bir araya toplayarak ortak bir aday ile bu tarihi fırsatıdeğerlendirebilmektir.

​2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunun sonunda sokaktaki sıradan yurttaşın aklında, “Cumhur ve Millet İttifakları dışında iktidar adayı bir güç daha varmış” kanaatini yaratacak bir sonuç, Türkiye’nin “çıkış yolu”nayönelmesi anlamına gelecektir.

İKİNCİ TUR BUGÜNDEN KONUŞULMAZ!

​Üçüncü olarak seçimin ikinci turunda nasıl bir tavır alınacağını bugünden konuşmanın bir anlamı yoktur. Birincisi Kemalistler ve Sosyalistler seçimin ikinci turuna kendi adaylarının kalması için çalışacaklardır. Herşeyin olabileceği, en olanaksız görülen seçeneğin bile gerçekleşebileceği bir tarihi dönemeçteyiz. Onun için Sosyalistler ve Kemalistler,elbette kendi adaylarının ikinci tura kalması için mücadele edeceklerdir.

​Dolaysıyla bugünden ikinci turda hangi aday desteklenecek sorusu abes bir sorudur. Elbette kendi adayımızı destekleyeceğiz. İkinci tura bizim adayımızın kalmaması durumunda ise bugünden tavır açıklamak gene doğru değildir. İkinci tura Tayyip Erdoğan ile ikinci bir Ekmeleddin kalırsa ne yapacağız?

​2014 yılında doğru tavır seçimlerin boykot edilmesiydi. Devrimci Parti o seçimleri boykot etseydi, yüzde otuzun üzerine çıkacak olan sandık başına gitmeyen seçmen kitlesinin temsilcisi olarak sonraki yıllarda Türkiye siyasetine damgasını vuracak ve bu da Türkiye için bir çıkış yolu anlamına gelebilecekti.

​Bu tarihi fırsat o tarihte yapılan bazı emrivakilerle kaçırıldı.  Şimdi zaman, o “fırsatı” değerlendirme zamanıdır.

​Unutmayalım; “tarihi fırsat” ikide bir milletlerin önüne çıkmaz!