Hukuk devletine, Cumhuriyet’e ve tüm insani değerlere karşı işlenmiş bir cinayet!

Yaşları 80’in üzerinde olan 14 emekli general ve amiralin 28 Şubat davası sonucunda müebbet hapse çarptırılmaları ve hapse atılmalarının üzerinden tam altı ay geçti.

28 Şubat 1997 tarihinin üzerinden ise tam 25 yıl geçmiş bulunuyor.

Bu cezayı hukuk devleti mantığı içinde açıklama olanağı yoktur. Söz konusu komutanlar bundan tam 25 yıl önce Anayasal bir kurul olan Milli Güvenlik Kurulu’nun almış olduğu bir karar dolaysıyla mahkûm edildiler.

Alınan kararın altında dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan ile yasa gereği Kurulun doğal üyesi olan Milli Savunma Bakanı’nın da imzası bulunuyordu. Üstelik gerek sayın Erbakan gerekse diğer Bakan, hiçbir zaman 28 Şubat kararlarının aleyhine tek söz etmediler.

Bütün suçları, o gün bulundukları görevin gereği olarak Milli Güvenlik Kurulu’nun almış olduğu kararları uygulamak olan komutanları, müebbet hapisle cezalandırmak, çağdaş hukuk anlayışıyla açıklamak mümkün değildir.

FETÖ operasyonu

28 Şubat davası, aradan 16 yıl geçtikten sonra 2013 yılında, o zaman yargının içine iyice çöreklenmiş olan FETÖ’cü yargı mensupları tarafından açıldı.

Bu da son derece anlaşılır bir durumdur. Çünkü 28 Şubat, öncelikle devlet içine sızmış olan FETÖ yapılanmasını hedef almıştı. Nitekim terör örgütü elebaşının, 28 Şubat’ın ardından Türkiye’de barınamayarak ABD’ye kaçması ve iltica etmesi son derece önemli bir kanıttır.

28 Şubat’ın FETÖ’yü hedef alması, bu süreçte görev alan komutanların ülkeye yönelen bir tehdidin önlenmesinde önemli bir görevi üstlendiklerini gösterir. Bundan dolayı söz konusu komutanların cezalandırılması değil takdir edilmesi gerekir.

Komutanlara bir eleştiri yapılacaksa o da FETÖ ve benzeri Cumhuriyet düşmanlarına karşı mücadelede yeterince kararlı davranmadıkları ve sonuna kadar gitmedikleri olmalıdır.

28 Şubat, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin emperyalizme ve onun yerli işbirlikçileri olan kuvvetlere karşı kendisini var eden değerlere dayanarak yasalar çerçevesinde silkinmesi ve harekete geçmesi olayıdır.

Eksik ve yarım da kalmış olsa olay budur. “Türkiye Cumhuriyeti”, ne kadar meşru ve yasal ise 28 Şubat da o kadar meşru ve yasaldır.

FETÖ’ye karşı alınan tedbirler, 8 yıllık zorunlu eğitimin getirilmesi, Cumhuriyet düşmanı tarikat ve cemaatlere karşı alınan bu ve benzer bazı önlemler; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Atatürk önderliğinde temelleri atılan kurucu esaslarına dönme girişimidir.

Aynı şekilde 28 Şubatla birlikte Türk Ordusu emperyalizmin bir başka “kullanışlı aracı” olan PKK’ya karşı da etkili bir mücadele yürütmüş ve bu yöndeki adımlar da 1999 yılında bu örgütün silah bırakarak Türkiye’deki bütün adamlarını yurtdışına çıkarması ile sonuçlanmıştır.

            İşte şimdi emekli generalleri bu kadar yıldan sonra hapse atanlar, bu mücadelenin öcünü almaktadırlar.

28 Şubat, “Cumhuriyet”in kendini savunma refleksiydi.

28 Şubat komutanlarını hapse atanlar ise “Cumhuriyet düşmanlığı refleksini” gösteriyorlar.

İnsanlık dışı eylem

Emekli komutanları hapse atanların eyleminin bir de insani boyutu bulunuyor.

Yaşı 80’in üzerinde, bazıları ise 90’ına dayanmış olan komutanları, bu yaşlarında tamamen hukuksuz şekilde cezaevi koşullarında bulunmaya mahkum etmek hangi insani değerle açıklanabilir.

Emekli Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ahmet Çörekçi 89 yaşında Silivri cezaevinde…

Emekli Hava Kuvvetleri Komutanı İlhan Kılıç 86 yaşında…

Emekli Korgeneral Vural Avar 84 yaşında…

Emekli Orgeneral Çevik Bir 82 yaşında,

Emekli Koramiral Aydan Erol 82 yaşında,

Emekli Korgeneral Çetin Saner 82 yaşında,

Emekli Orgeneral Çetin Doğan 81 yaşında…

Emekli Jandarma Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Fevzi Türkeri 81 yaşında,

Emekli Korgeneral Hakkı Kılınç 81 yaşında,

Hapiste olan diğer emekli komutanlar Korgeneral Yıldırım Türker, Tümgeneral Cevat Temel Özkaynak, Tümgeneral Erol Özkasnak, Tümgeneral İdris Koralp ve Tümgeneral Kenan Deniz de yaşı 80 civarında olan diğer emekli generaller…

Evet bu yaşlarda olan ve bütün ömürleri vatana hizmetle geçmiş komutanları hapse atmak herhangi bir insani değerle açıklanamaz ama Cumhuriyet’e ve Atatürk Devrimlerine ölümüne kinli olan Ortaçağ kafasının öc alma duygularıyla açıklanabilir.

Ama sadece emekli komutanları hapse atanları suçlayarak olayı geçiştirmek doğru değildir. 28 Şubat davası ve komutanların hapse atılmasından milletçe sorumluyuz. Bu hukuk cinayetine, Cumhuriyete karşı işlenmiş olan bu suça ve yaşı 90’a dayanmış emekli komutanları hapse atan kafaya yeterince karşı konulmadığı ve mücadele edilmediği için hepimiz tarih önünde sorumluyuz.