Tezkere ve iktidar olmanın yolu

Hükümet’in, TBMM’ye sunduğu, Irak ve Suriye’de önümüzdeki iki yıllık süre için Türk Silahlı Kuvvetlerinin operasyon yapabilmesine izin veren tezkereye CHP, HDP ve TİP ret oyu, AKP ve MHP’nin yanı sıra İyi Parti ve Memleket Partileri ise kabul oyu verdiler.

HDP ve TİP’in neden “hayır” oyu verdikleri açık. Tezkere, Irak ve Suriye’deki PKK tehdidine ve bu ülkelerdeki ABD varlığına karşı Türkiye’nin kendini savunma ihtiyacının bir parçası olarak gündemde. HDP ve onunla birlikte hareket edenlerin varlık nedeni ise Türkiye’nin karşısında ve Türkiye’ye hasım olanların yanında yer almak!

Ama CHP’nin “Hayır” gerekçesi üzerinde durmak gerekiyor. Genel Başkan Kılıçdaroğlu ve Parti sözcüsü Özgür Özel özetle; ‘Tezkere ile ilgili olarak kendilerine bir açıklama yapılmadığını, iki yıl gibi uzun bir sürenin gerekçesinin ne olduğunu anlamadıklarını ve Tezkere’de yer alan “yabancı askerlerin Türkiye’de bulunmasının Cumhurbaşkanı’nın onayına bağlanması”na karşı olduklarını’ söylediler.

Ama bütün bu gerekçeler, “Hayır” demek için yeterli değildir.  Bunun anlaşılması için öncelikle,  Irak ve Suriye’de askeri operasyon için tezkerenin neden gerekli olduğu üzerinde durmak gerekiyor.

ABD’den gelen askeri tehdit

Bilindiği üzere önce IŞİD ve daha sonra da ABD’nin, PKK’yı kullanarak Irak’ın kuzeyinden Akdeniz’e uzanacak bir terör koridoru açmak için yaptığı girişimlerin oluşturduğu tehdit dolaysıyla 2013 yılından bu yana her sene, bir yıllık sürelerle sınır ötesi operasyon tezkereleri TBMM’den geçti.

ABD’nin Irak ve Suriye üzerinden Türkiye’ye yönelttiği tehdit azalmamıştır. Tam tersine Fırat’ın doğusunda, PKK’nın bir devlet olma yolundaki adımları dolaysıyla arttığını da söyleyebiliriz.

Suriye’nin petrol zenginliğini barındıran ve ülkenin yaklaşık üçte birine karşılık gelen Fırat’ın doğusu, bugün PKK’nın (PYD-YPG) kontrolünde adım adım ayrı bir “devlet” yapılanmasına gitmektedir.

Bölgede 15 kadar ABD üssü bulunmaktadır.

İki-üç günde bir Irak’ın kuzeyindeki ABD üslerinden Suriye’deki PKK’ya (PYD-YPG) konvoylar ile verdiği silah neredeyse 100 bin TIR’a ulaşmış bulunuyor. ABD, PKK’yı burada düzenli ordu haline getiriyor ve ağır silahlar ile donatıyor.

ABD Kongresi, son altı yıl içinde düzenli olarak her yıl PKK’ya, 500 – 600 milyon dolar yardımı onaylıyor.

Aynı durum, Irak Merkezi Hükümetinin ve Erbil’deki yerel yönetimin kontrolünün olmadığı Habur’dan Kandil’e uzanan Türkiye-İran-Irak sınır bölgesi için de söylenebilir.

Askeri tehdidin gereği

Bu tablonun ortaya koyduğu gerçek şudur:

Türkiye, Suriye’de Fırat’ın doğusundan ve Irak sınır bölgesinden; ABD ve kullandığı terör örgütlerinden kaynaklanan bir askeri tehdit ile karşı karşıyadır.

“Bırakalım Türkiye’ye saldırsınlar, biz de ondan sonra savaşalım” şeklindeki bir mantık gayrı ciddidir.

Türkiye, arkada kalan 40 yıl boyunca Irak ve Suriye’den kaynaklanan tehditle uğraşmak durumunda kaldı. Onbinlerce insanını kurban verdi ve ülkenin yüzmilyarlarca dolarlık kaynağını bu mücadeleye ayırdı.

Tehdit bitmedi ve devam ediyor. Dolaysıyla Türkiye’nin bu tehdide karşı koymak ve bertaraf etmek amacıyla yurtdışında askeri operasyon yapması bir zorunluluktur.

Hiçbir gerekçe, bu zorunluluğun gereğini yapmamayı haklı gösteremez!

AKP’nin Meclise getirdiği Tezkere’de var olan eksiklikler ve bazı müphem noktalar, Memleket Partisi İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin de söylediği gibi “Hayır” gerekçesi olamaz. Tezkereye “Evet” dersiniz ama bu konularda da şerhinizi koyarsınız.

Hayır’ın esas gerekçesi

CHP’nin Tezkereye “Hayır” demesinin esas nedeni, ABD’nin desteği ile iktidar olmayı yol haritası olarak benimsemiş olmasıdır.

ABD’nin “sahadaki kara gücü”nü hedef alan bir tezkerenin yanında durmak ABD ile ilişkileri bozabilir ve Batı’nın desteği ile iktidar olma hayallerini suya düşürebilir!

CHP’nin, gerek 10 Batılı Büyükelçinin küstah açıklaması karşısındaki tavrı, gerekse Irak ve Suriye tezkeresine karşı çıkması işte bundan dolayıdır.

CHP, basit bir gerçeği unutuyor:  Türkiye’de iktidarların ABD tarafından belirlendiği günler geride kaldı.