Azerbaycan-Ermenistan çatışması: Merkezinde Türkiye’nin olduğu büyük mücadele!

Kardeş Azerbaycan, 30 yıla yakın süredir işgal altında olan topraklarını kurtarmanın mücadelesini veriyor. Resmi kaynaklar, harekâtın başladığı ilk gün çok sayıda yerleşim biriminin işgalden kurtarıldığını açıkladı.

Azerbaycan davasında haklıdır. Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan çekilmesi gerektiği, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere bugüne kadar çeşitli uluslararası kuruluşlar tarafından açıklandı. Ermenistan’dan, işgal ettiği toprakları boşaltması istendi. Ama uluslararası alanda, bu tür sorunların çözümünün kuvvete bağlı olduğunu bir kez daha yaşayarak görüyoruz.

İşgal altındaki Azeri toprakları sorunu, Kırım’dan Basra körfezine ve Libya’ya kadar uzanan bölgedeki bütünsel sorunun bir parçasıdır. Ve özellikle şimdi Doğu Akdeniz’de alevlenen sorundan ayrı olarak düşünülemez.

“Ermenistan’ın arkasında kim var?” sorusuna doğru cevabı bulmak için yaşanan bütün mücadele alanlarında kim karşı karşıya, buna bakmak lazım:

Doğu Akdeniz’de bir tarafta ABD –İsrail ve Fransa karşı tarafta Türkiye, KKTC ve Libya var.

Kıbrıs sorununda da Türkiye’nin karşısında konumlanan kuvvetlerin başında ABD geliyor. Akdeniz’de her yıl tekrarlanan tatbikatlarda Yunanistan’la birlikte yer alan ülkelerin listesine bakalım. Son olarak ABD’nin burnumuzun dibinde kurduğu Dedeağaç askeri üssünün amacı piknik yapmak değil.

Suriye ve Irak’ta bir tarafta ABD, Fransa, İsrail ile güdümledikleri bölücü ve gerici terör örgütleri; diğer tarafta resmen olmasa da nesnel olarak başta Türkiye, Suriye ve Irak, yanlarında Rusya ve İran var. Astana sürecinde yer alan ülkeler ise tarafın resmen bir araya gelenleri…

Libya’da bir tarafta Türkiye ve Libya; karşılarında ABD, Fransa, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri var. (Mısır’ın burada karşı tarafta olması Türkiye’nin hatasıdır ve düzeltilmelidir.)

Kırım’da bir tarafta Rusya; karşı tarafta ABD, Ukrayna var. Aynı saflaşma Abhazya sorunu için de geçerli. Türkiye’nin Kırım konusunda safını doğru olarak belirlememiş olması genel saflaşma içinde belirleyici değil, ayrıca değişmeye de mahkûm…

Onun için Ermenistan’ın işgalci politikasının arkasında esas olarak ABD’nin olduğunu görmeyen anlayış, Türkiye’nin vereceği mücadeleye en büyük zararı verir.

Hele hele “Ermenistan’ın arkasında Rusya var” demek ise masum bir yanılgıdan ibaret değil.

“Mecburiyetler”

Türkiye ve Rusya’nın bütün bu mücadele alanlarında yanyana olmaları keyfi bir tercihin sonucu değil, hayatın dayattığı bir zorunluluğun gereğidir.

İki ülke de başını ABD emperyalizminin çektiği bölücü ve gerici faaliyetlerin hedefindedir. Onun da ötesinde ABD, iki ülkeyi de askeri gücüyle doğrudan tehdit etmektedir. Astana sürecini mümkün kılan, bu nesnel durumdur.

İran, Irak ve Suriye’de aynı tehdidin hedefidirler. İşte bu durum; Türkiye’nin dostlarını ve düşmanlarını belirliyor.

Sözünü ettiğimiz ülkelerden birinin, bu mücadele alanlarından birinde ABD’nin yanında yer alması demek kendi ayağına kurşun sıkması ile eş anlamlıdır. Ve “devlet aklıyla” hareket eden hiçbir ciddi ülke bu yanlışa düşmez.

Onun için son gelişmelerde Ermenistan’ın arkasında Rusya’yı görenler, gerçeklerden değil, en iyi ihtimalle kafalarındaki önyargılardan hareket etmektedirler.

Rusya’nın dış politikada yapabileceği en vahim hata, herhalde, Türkiye’yi karşısına almak olacaktır. Rusya gibi ciddi bir devlet böyle bir yanlışı yapmaz, yapamaz.

Türkiye’nin tavrı

Türkiye, bütün olanakları ile bu savaşta kardeş Azerbaycan’ın yanındadır ve doğru bir politika izlemektedir.

CHP’li Ünal Çeviköz’ün “Türkiye, Azerbaycan’a uçaklarla ÖSO militanları taşıdı” şeklindeki açıklamaları, karşı tarafın basit bir psikolojik savaş yalanını tekrarlamak olmuştur ve CHP adına içine düşülen hazin durumu anlatmaktan başka bir değeri yoktur.

Türkiye, Azerbaycan’da savaşacak insan göndermeye kalksa, ihtiyacın çok üzerinde gönüllü Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı bulacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Sonuç olarak Batı Asya’da yeni saflaşma, bütün cephelerde verilen sıcak mücadeleler içinde şekilleniyor. Türkiye ve Azerbaycan; geleceğin dünyasına damgasını vuracak Batı Asya Birliği’nin iki önemli ülkesi olarak şimdi siper kardeşi olmuşlardır.

Son söz: TBMM’de grubu bulunan dört Parti; Ak Parti, CHP, MHP ve İyi Parti, 28 Eylül günü ortak bir açıklama yayınlayarak Azerbaycan’ı desteklediklerini açıkladılar. HDP açıklamaya imza koymadı. Böylece Suriye ve Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeler sonrasında yapılan ortak açıklamalara imza koymayan HDP, Azerbaycan konusunda da imzasını koymayarak gerçekte Türkiye’ye ait bir parti olmadığını, tam tersine Türkiye’ye karşı bir Parti olduğunu bir kez daha kendi eylemiyle kanıtlamış oldu.