Kuyruğu dik tutmak!

Trump ve başında olduğu ABD yönetiminin, son zamanlarda Çin ve İran ile ilgili açıklamalarını her dinlediğimde, aklıma halkımızın o onbin yıllı aşan eşsiz kültürel birikiminin ürünü olan meşhur sözü gelir: “Kuyruğu dik tutmak!”

Trump; kuyruğu dik tutmaya çalışıyor!

“Kuyruğu dik tutmak”, gerçekte, çok kötü durumda olduğu halde dışarıya karşı çok iyi durumdaymış havasını vermeye çalışanlar için söylenen bir atasözüdür. Ve tam da ABD’nin bugünkü durumuna uymaktadır.

ABD ne diyor?

ABD, Koronavirüs salgınından Çin’i sorumlu tuttu. Trump, haftalarca ısrarla “Çin virüsü” ifadesini kullandı.  Dünya Sağlık Örgütü’ne saldırı da aynı anlayışın sonucu… Trump, DSÖ’ye yapmaları gereken katkıyı artık yapmayacaklarını söyledi.

Son olarak ABD; Çin teknoloji ve cep telefonu şirketi Huawei’ye yönelik yaptırım tedbirlerini artıracağını açıkladı.

Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ise 13 Mayıs günü İsrail’e yaptığı gezi sırasında İran’a yönelik bilinen tehditlerini tekrarladı. Vb. vb.

Bütün bu tehditler kurusıkıdır, altı boştur. Dışarıya “karşı kuyruğu dik tutma” çabasından başka bir anlamı yoktur.

Olgular 

Gerçek nedir?

Salgının ilk ortaya çıktığı ülke olan Çin’de vaka sayısı 82 binde, ölüm sayısı ise 4600’de kalırken, salgının birbuçuk ay sonra görüldüğü ABD’de vaka sayısı daha bugünden bir buçuk milyona, ölüm sayısı ise 88 bine ulaşmış durumdadır.

Bir yanda salgın karşısında yerlerde sürünen ABD sağlık sistemi; diğer yanda olağanüstü bir başarı elde eden ve saat gibi tıkır tıkır işleyen Çin sağlık sistemine ilişkin fotoğraflar bütün dünyanın gözü önündedir.

Dünya Sağlık Örgütü’ne yöneltilen tehdidin de altı boştur. Nitekim Trump son olarak, Örgüt’e yaptıkları katkılara devam edeceklerini, hatta Çin’in yaptığı katkıyı artırdığı oranda, kendilerinin de artıracaklarını açıkladı. (Gerçi son olarak da bir aylık süre verdiklerini söyledi. Tam bir şaşkınlık!)

Huawei için düşünülen tedbirlere karşılık olarak ise Çin, ABD şirketlerine karşı benzer tedbirlerle yanıt vereceğini açıkladı. Burada kimim yaptırımının daha etkili olacağı tartışma dışıdır. Çin ekonomisi artık ABD ekonomisinden daha büyüktür. Eğer iki ekonomi birbirlerine karşı yaptırım politikalarına yönelirse, esas zarar görenin, daha küçük ekonomi olacağı açıktır.

Bilim ve teknolojide üstünlük de artık Çin’in elinde! 2019 yılında ÇHC ilk defa, yeni bilimsel ve teknolojik buluş sayısında ABD’yi geçti.

İsrail gerçeği

Aslında Pompeo’nun İran’a yönelik tehditlerini tekrarladığı İsrail gezisi de başlı başına dünyamızda neler olup bittiğinin çarpıcı bir resmidir.

Salgın dolaysıyla ülkeler arasında diplomatik ziyaretlerin neredeyse sıfıra indiği bugünlerde, Pompeo’nun İsrail’e neden gittiği çok önemlidir. Açıklanan gerekçeler gerçeği yansıtmıyor. 

Gerçek; İsrail ve Çin arasında son zamanlarda gelişen ilişkilerin, özellikle ekonomik işbirliği alanında atılan adımların ABD cephesinde yarattığı paniktir.

Çin, Hayfa liman yolu projesi ile metro ve hafif raylı sistem ihalelerini aldı. Büyük inşaat projelerini üstlendi. İsrail’in en büyük süt üretme tesislerine sahip Tnuva, Çin tarafından satın alındı. Satın alınan başka şirketlerin de olduğu söyleniyor. 

Yani ABD’nin en yakın müttefiki, Çin ile iş tutmaya başlıyor. Tıpkı Suudi Arabistan’ın yaptığı gibi…

Ekonomik işbirliği, ekonomi ile sınırlı kalmaz. Kaçınılmaz olarak siyasi sonuçları olacaktır. ABD’yi panikleten ve Pompeo’yu Korona günlerinde Kudüs yollarına düşüren gerçek budur.

Başkanlık seçimleri

Trump’ın kuyruğu dik tutmaya çalışmasında, ABD’de yaklaşan Başkanlık seçimlerinin de önemli bir payı var.

Bu tabloda Trump için bir başarı ihtimali çok zor görünüyor. Çin’e ve İran’a saldırarak açığı kapatmaya çalışıyor. Beyhude çaba…

ABD bugüne kadar, sahip olduğu üç büyük silahı sayesinde dünya çapında hegemonya iddiasını sürdürdü.

Dünyanın en büyük ekonomisine ve en büyük askeri gücüne sahip olmak ve bu iki “silah” sayesinde doları, uluslararası rezerv ve değişim parası olarak dünyaya dayatabilmek.

Ama artık en büyük ekonomi değil. Başta Rusya, Çin, İran ve Türkiye olmak üzere “karşı cephe”nin askeri gücü ABD’den üstün. Dolaysıyla iki temel dayanağını kaybeden Dolar’ın rezerv ve değişim parası olarak konumunu sürdürmesi de mümkün değil.

İşte Trump bütün bu gerçekleri bildiği için kuyruğu dik tutmaya çalışıyor. Ama nafile!…

Değerli okuyucuların Ramazan Bayramı’nı; bizi millet olarak bir arada tutan ve geleceğimizin en önemli güvencesi olan dayanışma, fedakârlık, ortak mücadele ve birlik gibi hasletlerin ne kadar güçlü olduğunu görmenin gönenciyle kutluyorum.