Sistem içinde muhalefet zemini kaldı mı?

İyi Parti, “büyük umutlarla” kuruldu. Kamuoyu yoklamalarında yüzde 20’nin üzerinde olduğu söylendi. Birçok insan, Sayın Akşener’i Tayyip Erdoğan’a rakip olabilecek bir lider olarak gördü. Onlara göre Erdoğan, ancak merkez sağdan muhalefetle yıkılabilecekti.
Nihayet 24 Haziran geldi. İyi Parti ve Akşener malum sonuçları aldılar. Ve Parti’de yaprak dökümü başladı.

Son olarak Parti’nin Afyonkarahisar’daki kampında yaşanan iç çatışma, Genel Başkan’ın istifa kararı almasıyla sonuçlandı.
Sayın Akşener istifasını geri alır veya almaz ama artık çok daha rahat bir şekilde şunu söyleyebiliriz: Önümüzdeki süreçte İyi Parti’nin, Türkiye’nin Siyasi Partiler mezarlığındaki yerini alacağı belli olmuştur.

Neden?

İflas eden Sistem
Türkiye’de yürürlükteki sistem ömrünü tamamlamıştır. Sistemin belli başlı sacayaklarına baktığımız zaman bu gerçeği daha iyi saptayabiliriz:
Sistem, ekonomide serbest piyasa ilkelerini uyguluyor. Neoliberal, serbest piyasacı politikalarla yönetilen ekonomi, AKP döneminde daha fazla borçlanarak nefes alabildi. Ama artık deniz bitti. Türkiye’nin daha fazla borçlanarak ekonomisinin çarklarını çevirme olanağı kalmadı.

Türkiye’nin dış politikası özetle, ABD ile müttefik olmak, AB üyeliğini savunmak, kısacası Batı kampı içinde yer almak şeklindedir. En azından yakın zamana kadar öyle olduğunu söyleyebiliriz.

Ama, Avrupa Birliği Türkiye’yi üye olarak almayacağını tekrar tekrar söylüyor. ABD, bir yandan PKK’ya verdiği destekle Türkiye’nin müttefiki değil, fiili düşmanı konumunda olduğunu göstermiştir.

Ege ve Akdeniz’den, Yunanistan ve İsrail ile birlikte Türkiye’ye yönelttiği silahlı tehdit ile en yetkili ağızlardan ikide bir tekrarladığı yaptırım gözdağlarını da düşünürsek, 70 yıldır yürürlükte olan “Küçük Amerika” sisteminin dış politikasının da iflas ettiğini söyleyebiliriz.

Nitekim bu gerçeğin sonucu olarak son iki yıl içinde Türkiye gerçekte dış politikasını fiilen değiştirmiştir. Astana süreci, komşularla birlikte hareket etme, ŞİÖ ve BRİCS ülkeleri ile geliştirilen ilişkiler, Türkiye’nin bu açıdan yaşadığı nesnel süreci anlatıyor.

Aynı durum Sistemin “Ilımlı İslam” politikaları açısından da geçerlidir. Türkiye’de ve bütün Müslüman ülkelerde esen artık laiklik rüzgârıdır. FETÖ’ye karşı mücadele ile başlayıp şimdi diğer tarikat ve cemaatlere karşı yükselen mücadele dalgası, bu genel eğilimin sonucudur.
Kayseri’de polis okulunun mezuniyet töreninde konuşan Müdür’ün söylediği “Bir tarikata, cemaate, şeyhe, şıha değil devlete bağlı olun” sözleri Atatürk’ün 1925 yılında söylediği “Türkiye Cumhuriyeti tarikatlar, cemaatler, şeyhler, müritler ve mensuplar ülkesi olamaz” sözleri arasında hiçbir fark yoktur.

İflas eden Sistem’in ipine tutunmak
İyi Parti, işte bütün bu konularda sistem dışı hiçbir şey söylemedi. İflas etmiş olan sistemin artık uygulama olanağı olmayan politikalarını dillendirerek AKP’nin karşısına çıktı ve hezimete uğradı.

Sistem içinde AKP’ye muhalefet etme olanağı bulunmuyor. Böyle bir “muhalefet boşluğu” yok. Böyle bir zemin yok!
İyi Parti’nin de CHP’nin de bugün yaşadığı sorunların nedeni budur.

CHP’nin durumu biraz daha farklı. CHP, AKP’ye alternatif arayan kitlenin bugün içinde bulunduğu “çaresizlikten” besleniyor.
İyi Parti’nin böyle bir şansı da yok. Potansiyel kitlesinin milliyetçi hasasiyetleri, ABD’ye teslim anlamına gelen konumlanışa ve politikalara tepkilere yol açıyor ve ayrılan adrese geri dönmeyle sonuçlanıyor.

Doğru muhalefetin zemini
İyi Parti’nin serüveni, Türkiye’de AKP iktidarına karşı muhalefetin, hangi programla mümkün olabileceğini bir kez daha ortaya koymuştur.
1. Türkiye’ye toprak bütünlüğüne ve milli güvenliğine yönelen tehdidin adresini doğru belirlemek, bölücü ve yobaz terörüne açık tavır almak.
2. Borçlanma ekonomisine karşı üretim ekonomisini savunmak.
3. Laik Demokratik Cumhuriyet’e bağlı kalmak, Türkiye’nin yeniden Atatürk Devrimi rotasına girmesi için mücadele etmek.
4. Komşularımızla güvenlik ve ekonomi başta olmak üzere har alanda daha yakın ilişkiler içine girmek.
5. Ve Dünya çapındaki saflaşmada Türkiye’nin Avrasya’daki onurlu yerini alması…
AKP’ye, işte ancak böyle bir programla muhalefet edilebilir. Bunun dışındaki bütün denemeler İyi Parti örneğinde olduğu gibi hüsranla sonuçlanmaya mahkûmdur.

27 Temmuz 2018