Artık yeni bir Dünyadayız

Chatham House olarak bilinen Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nün yeni Başkanı Jim O’neil’in, ‘G-7’nin bir hiçten ibaret’ olduğunu anlatan makalesi, Sadık Can Perinçek’in özet çevirisiyle Aydınlık’ta yayınlandı.

Dünya üretimine katkının yüzde 50’sini gerçekleştiren Çin’i, büyüklük olarak İngiltere ve Kanada’yı geride bırakan Hindistan’ı, Rusya’yı ve Brezilyayı içermeyen bir topluluğun; ancak sadece kendileriyle ilgili çok dar ekonomik sorunları konuşabileceğini söyleyen O’neill, G-7’yi, “geride kalan Çağ’ın bir artığı” olarak nitelendiriyor.

Yıllar önce sadece devrimciler tarafından öngörülen bu gerçeklik, artık herkes tarafından dillendiriliyor.                                                                             

Atlantik Sistemi’nin önde gelen temsilcilerinin bile gizleyemedikleri günümüz gerçekliğine ait bazı veriler şöyledir:

Büyüklük sıralaması
Ülkelerin ekonomik büyüklükleri (GSMH), iki türlü hesaplanır. Birincisi cari fiyatlarla yapılan hesaplamadır. Ülkenin para birimi üzerinden yapılır.
Ülkenin GSMH büyüklüğü, o yılın kuru üzerinden Dolar olarak da ifade edilebilir. Ve ülkelerin ekonomik büyüklükleri arasında bir kıyaslama yapabilmek bakımından GSMH büyüklükleri genel olarak Dolar üzerinden hesaplanır.
Cari fiyatlarla ifade edilen GSMH rakamları yanıltıcıdır. Esas olan, milli paranın satın alma gücüdür. ABD’de bir dolara alınan mal veya hizmet, Türkiye’de örneğin 2 TL’ye alınabiliyorsa, bu satın alma gücü bakımından 2 TL’nin 1 dolara eşit olduğu anlamına gelir.
Bu bakımdan ülke ekonomilerinin gerçek büyüklükleri, ikinci olarak Satın Alma Gücü Paritesi (SAGP) üzerinden yapılan hesaplamalarla ölçülür. IMF, bir süredir her yıl düzenli olarak SAGP üzerinden ülkelerin GSMH büyüklüğünü açıklamaktadır.
2014 yılında IMF, SAGP üzerinden yaptığı hesaplamaya göre Çin ekonomisinin ABD ekonomisini geçerek dünyada birinci ekonomi haline geldiğini açıklamıştı. Aradan geçen üç yılın sonunda iki ülke ekonomileri arasındaki makas daha da açılmış bulunuyor.
Dünyanın en büyük dört ekonomisinin ve Türkiye’nin 2017 yılına ait rakamları (SAGP), IMF’ye göre şöyledir:


            1. Çin                  23.194.411  milyon dolar
            2. AB                   20.852.702     “          “
            3. ABD                19.417.144      “          “
            4. Hindistan         9.489.302     “          “
            13. Türkiye           2.082.079     “          “

ABD ekonomisinin yılda ortalama yüzde 2, Çin ekonomisinin yüzde 7 düzeyinde olan büyüme rakamlarından hareketle, kısa vadede Çin ekonomisinin ABD ekonomisinin iki katına çıkacağı, hatta Hindistan ekonomisinin bile orta vadede ABD ekonomisinin önüne geçebileceği öngörülmektedir.
IMF’nin yaptığı hesaba göre Çin ekonomisi, üç yıl içinde ABD ekonomisini yüzde 20 oranında geride bırakmıştır. Farkın aynı oranda büyümeye devam etmesi durumunda önümüzdeki 10 -12 yıl içinde Çin, ABD ekonomisinin iki katı büyüklüğe ulaşacaktır.

Çelik üretimi
Çok çarpıcı bir diğer rakam ülkelerin çelik üretimi ile ilgilidir.  Çelik üretimi eskiden beri bir ülkenin sanayileşmesinin ve rekabet gücünün önemli göstergelerinden biri olarak kabul edilir. 1900’lü yılların başında Almanya’nın çelik üretiminde İngiltere’nin önüne geçmesi, güç dengelerindeki değişimin en önemli işaretlerinden biri olarak ele alınmıştı.
Belli başlı ülkelerin 2017 yılına ait çelik üretim rakamları şöyledir:

            Çin                  831.7               milyon ton
            Japonya         104.661                 “        “
            Hindistan      101.371                 “        “
            ABD                  81.640                  “        “

Çin’nin çelik üretimi, ABD’nin 10 katından daha fazladır. Yani bu açıdan Çin ile ABD arasında bir kıyaslama yapmak bile abes hale gelmiştir. Çelik üretiminde Çin ve ABD, artık farklı kategorilerdedirler.
Dikkat çekici olan bir diğer nokta ise Japonya ve Hindistan’ın da çelik üretiminde ABD’yi geçmiş olmasıdır. Bu rakamlar, ABD’nin ekonomik açıdan Çin’e kafa tutma gibi bir durumunun, artık kesin olarak söz konusu olamayacağını gösteriyor.
Dünyanın en büyük şirketleri sıralamasında da Çinli şirketler artık en başlarda yer alıyor. Fortune 500 listesinde (2017), tam 116 Çinli şirket yer alıyor. Çin, bu açıdan da ABD’yi geride bırakmıştır.
Yurtdışı yatırımları konusunda da Çin, yatırımın hacmi ve niteliği konusunda emperyalist devletlerden çok farklıdır. “Bir Kuşak Bir Yol” projesine Çin’in ayırdığı kaynak, ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa ülkelerine yaptığı Marshall yardımının 12 katıdır. Proje sonlandığında, yeni “İpek Yolu”nun geçtiği ülkelerde toplam olarak 8 trilyon dolarlık alt yapı yatırımları gerçekleşmiş olacaktır.
Şu anda Afrika kıtasındaki yabancı yatırımlarının çoğunluğunu gerçekleştiren Çin’in (200 milyar dolar), bu kıtaya yaptığı yatırımların nerelere yapıldığı da önemlidir. ABD, bu kıtaya yaptığı yatırımların yüzde 66’sını maden ve petrol alanlarına yaparken, Çin’in aynı alanlara yaptığı yatırımın toplam yatırımları içindeki payı %28’dir.
ABD’nin derdi Afrika’nın hammadde kaynaklarını yağmalamak, Çin’in ilkesi ise, Afrika ülkelerinin kalkınmasına yatırım yaparak “kazan kazan” ilkesine göre hareket etmektir.

Bölgesel Birlikler Çağı
Birkaç veri ile anlatmaya çalıştığımız bu Dünya, artık yeni bir Dünya’dır. Atlantik Sistemi’nin hakim olduğu Dünya geride kaldı.
Jim O’neill onun için G-7’nin artık bir anlamının kalmadığını haklı olarak saptıyor. O’neill’in önerisi G-7’nin yerini G-20’nin alması.
Ama saptanması gereken daha önemli gerçek, dünyamızın Bölgesel Birlikler Çağı’na girdiğidir. Bölgesel Birlikler içine adım atmakta olduğumuz çağın yeni aktörleridir.
Bu yeni durumu Kuzgun Kitap’tan çıkan “Asya’nın Yükselişi ve Bölgesel Birlikler Çağı” adlı kitabımızda anlatmaya çalıştık.
Bu Çağ’da insanlık, emperyalizmin, her türlü sömürü ve baskı düzeninin yok edildiği büyük uyum dünyasına doğru yeni ve önemli adımlar atacaktır.
Şimdi iyimser olmak ve kendimize güvenmek için her zamankinden daha fazla sebebimiz var!

18 Haziran 2018