Bilim ve Sosyalizm Dergisi

İnternet ortamında, 2022 Mart ayında yayın hayatına başlayan Bilim ve Sosyalizm dergisi(www.bilimvesosyalizm.com ), Nisan sayısında enerji dosyası ile okurlarıyla buluştu. Mart sayısının dosya konusu, 2023 seçimlerine giderken Türkiye’nin siyaset gündeminin ana başlıklarından olan ittifaklar konusuydu.

​2022’yle birlikte elektrik, doğalgaz ve akaryakıta peşpeşeyapılan zamlar, yaşanmakta olan ağır ekonomik krizin boyutlarını göstermeye yetiyor. Dolaysıyla enerji alanında yaşanan sorunu bütün boyutlarıyla ele almak ve çözüm yolunu göstermek, bir anlamda Türkiye’nin yaşadığı ağır ekonomik krizden çıkış yolunu göstermek anlamına geliyor.

​Dergi’nin enerji dosyasında makaleleri bulunan yazarlar,konularında uzman olan değerli isimler. Mehmet Akkaya, Sosyalist Cumhuriyet Partisi Başkanlık Kurulu üyesi ve aynı zamanda Partinin İşçi Sendika Bürosu başkanı. “Enerji Sektörünün yüzyılı” başlıklı yazısıyla Osmanlının son döneminden bu yana ülkemizde enerji alanında yaşanan gelişmeleri yazmış.

​Diğer yazarlardan endüstri mühendisi Necdet Pamir,Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Petrol ve Doğal Gaz Bölümünde kıdemli öğretim üyesi ve TMMOB Yönetim Kurulu üyesi; “Enerji, Ulusal Güvenlik ve Bağımsızlık” başlıklı yazısıyla;

TMMOB Makine Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı, TMMOB Enerji Çalışma Grubu 2. Başkanı ve Sol parti Enerji Çalışma Grubu üyesi Oğuz Türkyılmaz, “Toplumcu, Kamucu Enerji Politika ve Uygulamaları” başlıklı makalesiyle;

Elektrik Mühendisi ve TMMOB Yönetim Kurulu üyesi Olgun Sakarya ise “Serbestleştirilmiş ve Özelleştirilmiş Elektrik Piyasası” başlıklı makalesiyle;

Bilim ve Sosyalizm dergisi yayın Kurulu üyesi Alihan Ereörnek, “Özelleştirilen Enerji Üretiminin Ülkemizde Oluşan Ekolojik Etkileri” başlıklı makalesiyle derginin enerji dosyasına katkı sunmuşlar.

Oldukça dolu ve yaşamakta olduğumuz enerji krizini bütün boyutlarıyla ortaya koyan bir dosya çıkmış ortaya…

Bunlar dışında Derginin Yayın Kurulu üyeleri Mehmet Bedri Gültekin, Cazim Gürbüz ve Mustafa Pala dosya dışı makaleleriyle Nisan sayısında bulunuyorlar.

Derginin Mart sayısının ana dosyasını oluşturan seçimlerde ittifak konusu ise Türkiye Komünist Hareketi, 1920 TKP ve CHP muhalefeti çevresinden Suay Karaman’ın görüşleri ile sürdürülüyor.

YÜZYILLIK TARİHİN DERSİ

Mehmet Akkaya’nın Enerji Sektörünün yüzyılı” başlıklı makalesi öğretici bilgiler ve derslerle dolu. Osmanlının son döneminde, yüzde yüz dışa bağımlı olan, bütün enerji üretim şirketlerinin yabancıların elinde olduğu durumdan, Cumhuriyetin ilk 20 yılında bütün enerji şirketlerinin millileştirilmesi, dışa bağımlılıktan kurtuluş ve böylece 1970’lere gelindiğinde kendi ihtiyacını karşılayan ve halka uygun fiyatlarla enerji teminini sağlamış olan Türkiye’ye varış. Bu tarihe kadar yaşananlar, Türkiye’nin, tarihinden ders çıkararak kendi çıkarına uygun politika izlediği zaman sorunlarını halkın lehine nasıl çözebildiğini gösteriyor.

Ama son kırk yıl içinde olanlar ise tam tersi bir gelişmeyi gösteriyor. Sanki önceki 80 yıl yaşanmamış gibi. 1980 Amerikancı darbe ile birlikte benimsenen neo-liberal ekonomi politikalarının gereği olarak önce, sektörde tekel durumunda olan TEK parçalandı ve sonra adım adım satıldı. Ve böyleceyeniden Osmanlı’nın son döneminde olduğu gibi dışa bağımlı bir Türkiye manzarası ortaya çıktı.

Bugün enerji üretimin sadece yüzde 16’sını devlet üretiyor. Geri kalanı yerli ve yabancı tekellerin elinde. 21 dağıtım şirketinin ise tamamı özelleştirilmiş ve bunlardan örneğin Marmara Bölgesinde olduğu gibi bazıları yabancıların eline geçmeye başlamış.

Sonuçta tablo şöyle: Devlet ürettiği elektriği, dağıtım şirketlerine 28 kuruştan satıyor. Dağıtım şirketleri ihtiyaç olan geri kalan elektriği spot piyasadan kilovat saati 150 kuruştan alıyorlar. Bu şekilde aldıkları elektriği evlere kilovatsaati 130 küsur kuruştan, işyerleri ve sanayie ise 200 kuruştan satıyorlar.

Elbette o spot piyasada elektriğin kilovatsaatini 150 kuruştan satan elektrik üretim şirketlerinin çoğunluğu, elektrik dağıtım şirketlerinin de sahipleri.

Vurgun bu kadar açık ve pervasız…

Bu tablodan çıkarılabilecek bir tek sonuç bulunuyor. Enerji gibi ekonominin can damarı ve halkın en temel ihtiyaçlarının karşılanmasından önemli bir payı olan sektörler kesinlikle kamunun elinde olmalıdır. Enerjide üretim ve dağıtımda devletleştirme biricik çözüm yoludur.

Enerji sektörü bir örnektir. Aynı şekilde ekonomide kilit öneme sahip ve halkın yaşamını doğrudan ilgilendiren bütün sektörlerin kamunun elinde olması hem halkın refahı, en temel insan haklarının güvence altında olması ve kriz içindeki ekonominin bir çıkış yolu bulması bakımından zorunludur.

Kamulaştırmalara eğitim, sağlık, elektrik üretim ve dağıtım, petrokimya ve temel tarım girdileri alanından başlamak gerekiyor.

“Bilim ve Sosyalizm” dergisinin Nisan sayısının bize düşündürdükleri bunlardır.