Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, bugün (4 Haziran 2018) ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile Münbiç konusunu görüşüyor.
Bilindiği üzere AKP hükümeti, Münbiç konusunda bir süredir ABD ile temastaydı. Basına yansıyan haberlere göre bir anlaşmaya varılmıştır. Buna göre; “Kandil’le ilişkili unsurlar Münbiç’ten çıkarılacak ve güvenlik Türkiye ve ABD tarafından ortaklaşa sağlanacak”!
AKP, Baskın Seçim çıkmazında debelenmektedir.
Zeytin Dalı Harekâtı’nın yürütüldüğü günlerde başta Sayın Erdoğan olmak üzere Hükümet yetkilileri; “Afrin’den sonra sıra Münbiç’e ve Fırat’ın doğusuna gelecek” diyorlardı.
Şimdi ise Münbiç’te ABD ile anlaşmaktan söz ediyorlar. ABD ile anlaşmak, Fırat’ın doğusunda, Irak’a kadar uzanan ve Suriye’nin dörtte birini oluşturan bölgenin PKK’ya bırakılmasının kabul edilmesi demektir.
Yanı başımızda ABD himayesinde bir PKK devletçiği, daha doğrusu 2. İsrail, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne ve ulusal güvenliğine yönelmiş en büyük tehdittir.
AKP, Astana sürecini baltalamaktadır!
Son iki yılda Türkiye; Rusya, İran ve Irak ile ilişkilerini düzelterek, Suriye ile ise Rusya ve İran üzerinden ilişki kurarak teröre karşı mücadelede inisiyatifi ele geçirdi.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Operasyonları bu anlaşmalar sonucu gerçekleşti. Astana süreci ile yıllardır terör örgütlerini destekleyerek bölge ülkelerini kana ve ateşe boğan emperyalist ülkeler dışlandı. Bölge ülkeleri Astana’da, Soçi’de ve İstanbul’da aldıkları kararlarla teröre büyük darbeler indirdiler.
ABD ile Münbiç anlaşması yapmak demek; Rusya, İran ve Suriye’yi bir yana bırakarak ABD ile birlikte hareket etmek anlamına geliyor. Böyle bir adım Türkiye’nin kendi ayağına kurşun sıkmasından başka bir anlama gelmez.
Gerçekte Türkiye tarihi bir fırsat ele geçirmiştir. PKK hendeklere gömülmüş, ülke içinde hareket kabiliyetini kaybetmiş durumdadır.
Barzani’nin Kerkük’ten tek kurşun atmadan geri çekilmesi, Bağdat Hükümetinin sınır kapılarına ve havaalanlarına 28 yıl aradan sonra hakim olması, Türkiye, İran ve Irak arasında askeri işbirliğinin gerçekleşmesi ve en önemlisi Suriye’nin kuzeyinde ABD-İsrail koridoru planının bozulması Türkiye için büyük başarılardır.
AKP Hükümeti işte şimdi bütün bu kazanımları tehlikeye atmaktadır.
ABD ile Münbiç’te anlaşma yapmak demek, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliğine karşı tavır almak demektir.
Böyle bir adımı hiçbir bölge devleti kabul etmez. Türkiye’nin Rusya ve İran başta olmak üzere komşularıyla ilişkilerinin bozulması, emperyalizm destekli bölücü ve yıkıcı faaliyetler karşısında Türkiye’nin savunmasız kalması demektir.
Suriye’de durum
ABD açısından Fırat kalkanı ve Zeytindalı Operasyonlarının ardından önemli olan Fırat’ın doğusunda PKK’yı kullanarak kontrol ettiği toprakları elde tutmaktır. Türkiye’yi razı etmek ABD stratejisinin esasını oluşturuyor.
Son bir yıldır bu ülke tarafından Münbiç çok önemliymiş gibi yapılan açıklamaların, ‘PKK’yı geri çekerek ortak bir yönetim oluştırma’ türünden yoklamaların hepsi, Türkiye’ye Münbiç üzerinden bir tuzak kurulduğunun işaretleriydi.
Ekonomik krizin de iyice köşeye sıkıştırdığı AKP iktidarı, şimdi bu tuzağa düşeceğinin işaretlerini veriyor.
Oysa Suriye’de durum kökten değişmiştir. İnisiyatif artık Bölge güçlerinde ve Suriye devletindedir.
Bugün ülkenin her tarafı adım adım terör örgütlerinden temizlenmektedir. Sayın Beşar Esad daha yeni, “Fırat’ın doğusunda da gerekirse zor kullanarak devlet egemenliğini yeniden tesis edeceklerini” açıkladı.
Bu durumda Türkiye’nin atması gereken tek adım, Şam ile derhal el sıkışarak, Türk Ordusu’nun Suriye Silahlı Kuvvetleri ile birlikte PKK başta terör örgütlerine karşı ortak hareket etmesini sağlamaktır.
Bu aşamadan sonra Suriye’yi ve bölge devletlerini devre dışı bırakmaya yönelik bir adım, ülke olarak bedelini ağır ödeyeceğimiz bir hata olacaktır.
AKP’nin gücü ve ömrü yetmeyecek!
Türkiye, attığı adımın hemen sonrasını hesap etme yeteneğinden yoksun bir iktidarla yönetilemez. Türkiye’nin hayati çıkarları, baskın seçim hesaplarına ve günü kurtarma arayışlarına kurban edilemez.
Çıkmaza girmiş olan borç ekonomisi, Londra’daki para spekülatörleri ile yapılan görüşmeler, Kıbrıs üzerinden yapılan pazarlıklar ve Suriye’deki ABD varlığı karşısında boyun eğerek düzeltilemez.
AKP iktidarının gücü, ABD ile yapılan pazarlığı Türkiye’ye kabul ettirmeye yetmeyecektir.
Milletimiz, 24 Haziran’da dünyanın en büyük teröristi ve Türkiye’yi hedef alan bölücü terörün ardındaki güç olan ABD emperyalizmi ile iş tutmak isteyenlere gereken dersi verecektir.
4 Haziran 2018